Bir çok Meyve gibi Kahve de ağaçlarda yetişir.Kahve aslında,Kahve Ağacının kiraza benzeyen
kırmızı meyvesinin çekirdeğidir.Bu çekirdeklerin kahve halini alıp,fincanlarımıza gelebilmesi için çok farklı işlemden geçmesi gerekir. Kahve Ağacının çiçeği Yasemin gibi kokar.ve bu ağaçlar en fazla bir metre uzunluğuna ulaşır.Kahve ağacı sadece tropikal iklimin hüküm sürdüğü Ekvator kuşağında yetiştirilir.Anavatanı yabanı olarak yetiştiği Etiyopya ve Arabistan Yarımadasıdır. Tarımı ilk defa Yemende yapılmıştır.Dünyanın diğer Bölgelerine nakledilmesi ise Hollandalı Tacirler ve diğer başka Kaşifler aracılığıyla olmuştur.Bazı kahve ağaçlarının boyu 130 cm ye kadar büyüsede kolay toplanabilmesi amacıyla büyük çoğunluğunun boyu uzamadan budanır.Bir kahve ağacı her bir sezonda ortalama yarım kiloyla sekiz kilo arasında kavrulmuş kahve üretilecek kadar meyve verir. Toplanan bu çiğ meyveler 60-70 kg lık çuvallara doldurularak kavurma işlemi için kavuruculara götürülür.Kahve ağacının etrafını çevreleyen bitkiler ve yetiştiği bölgedeki toprak,iklim ve yükseklik o ağacın meyvesinin çekirdeğinin lezzeti üzerinde etkilidir.
TÜRK KAHVESİ : 1517 Yılında yemen valisi Özdemir Paşa lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbula getirdi.Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve,güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.İlk olarak Tahtakalede açilan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı.Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu,satranç ve tavlanın oynandığı ,çiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahveler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.Saray Mutfağında ve evlerde yerini alan kahve çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve ve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.kısa sürede gerek İstanbula yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupayı oradanda tüm Dünyayı sardı.
TÜRK KAHVESİ PİŞİRİLMESİ : Dünyanın en eski kahve pişirme yöntemidir.Köpük,kahve ve telveden oluşur.Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türüdür.Birkaç dakika şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde uzun süre sıcak kalabilir.İnce kenarlı fincanda sunulduğu için,diğer kahve türlerine göre daha yavaş soğur.ve böylece daha uzun süren bir kahve keyfi sunar.Diğer kahve türlerine göre daha kıvamlı yumuşak ve aromatiktir.Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir.Kahve tutkunları tarafından kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir.Kahve falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür.Eşsizdir çünkü kahvesi fincanın içindedir.Ancak telve olarak dibe çöktüğünden filtre edilmesine ve süzülmesine gerek kalmaz.Hazırlanırken şeker ilave edildiğinden diğer kahvelerde olduğu gibi sonradan tatlandırmaya gerek yoktur.Sağlıklıdır çünki fincanın dibinde biriken telvesi içilmez.Sıklıkla içildiği halde miktar olarak fazla olmadığından şişkinlik yapmaz,Diğer kahve türlerine göre bir içimde daha az kafein içerir.Pişirilirken şekeri tercihe göre ilave edildiğinden içime hazır halde sunulan tek kahve türüdür.Kahveden önce su içilerek ağızda bulunan önceki tatlar arındırılarak kahve tadının eşsiz bir şekilde tadılması sağlanır.
Kahveyi Kavururlar
İçmeden Savururlar
Bizim köyün adeti
Sevmeden Ayırırlar
Haydi yarim Neylemeli Neylemeli
Güzel yarin gönlünü eylemeli
Kahvenin köpüklüsü
Meşenin Kütüklüsü
Kadınım Aman Aman
Saraylar kıymetlisi
Haydi yarim Neylemeli Neylemeli
Güzel yarin gönlünü eylemeli
Hepinize Sıhhat, Afiyet ve Esenlikler dilerim.
kaynak: özer rayman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.