14 Aralık 2009 Pazartesi

Şerbet Ve Hoşaf Tarifleri


Şerbetler

Osmanlı saray mutfağında da halk sofralarında da eksik olmayan bir içeçektir şerbetler. Osmanlı kültüründe konuğa mutlaka ikram edilmesi gereken, paylaşılmaktan hoşlanılan bu lezzet, şimdi unutulmaya yüz tutsa da Osmanlı mutfak kültürünün yaşatıldığı sofralarda halen yerini alır.

Dünya mutfak kültürleri içinde içeceklerin önemi tartışılmaz. İnsanlar doğadaki yenecek ürünleri zamanla nasıl aşama aşama öğrenek beslenme modellerini oluşturmuşlarsa, mutlak surette içecek olgusunu da bu aşamaların paralelinde geliştirmişlerdir. Tabii ki içeceklerin susuzluğu giderme aşamasından keyif boyutuna dönüşmesi için binlerce yıl süren bir çok etkenin önemli rolü bulunuyor. Özellikle dinlerin, hem yiyecekler hem de içecekler üzerinde başlıca rolü olduğunu vurgulamak gerekir. Örneğin, İslamiyet’in alkolü kesin yasakların içine alması nedeniyle, İslam dünyasının içecek kültürü doğrudan meyve suları ve şerbet üzerinde yoğunlaşmıştır. Meyve suyu tüketimi dünyanın tamamında uygulanan bir alışkanlıktır, fakat şerbet Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya coğrafyalarında İslam toplulukları tarafından ortaya çıkarılmış ve tüketilmiştir.

Altın tombakta sunum
Şerbetin, Osmanlı İmparatorluğu’nda altın tombak şerbetliğinde sunulacak kadar itibar görmesi, yemek kültürümüzdeki değerini ortaya koymaktadır. Dünyada hangi içecek böylesine bir makama oturtulmuştur? Fakat günümüzde şerbet, sadece Ramazanlar’da sembolik olarak sunulan bir kültür mirası objesine dönüşmüştür artık. Şerbet kültürünün (kültür tanımlası yapmak gerekir zira atalarımızın günlük yaşantısında, şerbetle bütünleşen veya eşleştirilen geleneksel davranış kalıpları oluşmuştur) bugünkü konumu, artık, maalesef kültür boyutunda değerlendirilemeyecek durumdadır.

Şerbetten Sorbeye
Şerbetin, Arapça‘da “içmek” anlamına gelen “şerben” fiilinden türetildiği varsayılmaktadır. Şerbetin ana yapım tekniği olan şurup ise Arapçadan olduğu gibi alınmıştır. Fakat eski Arapça’da şurup, şerbet ve şekerli içecek anlamına gelir. Anadolu’ya yakın Arap coğrafyası, halen şerbet kelimesini Osmanlıların geçmişte kullandığı şekliyle kullanır.

Osmanlı dönemlerinde İngiliz seyyah ve sefirlerin şerbetle tanışması, bu ürünü evrenselleştiren Osmanlılar sayesinde olmuştur ve şerbet (sherbet) sözcüğünü doğrudan kendi dillerine almışlardır. Ünlü yemek tarihçisi Alan Davidson, Osmanlı - Bizans - Venedik ilişkileri döneminde şerbetin, İtalyan mutfağına “sorbetto” olarak girdiğini bildiriyor.

Fransızlar ve İtalyanlar da öğrendikleri bu teknikle, karlı yada buzlu şerbetin benzeri olan buzlandırılmış şerbeti geliştirmişler ve adına “sorbet” adını vermişlerdir. “Sorbet”, Fransız mutfağının etkisiyle tüm dünya sofralarında geleneksel bir boyut kazanmıştır. Özellikle üst düzey mönülerin servis edildiği sofralarda, karmaşık tatlar damakta yorgunluk yaratır. Damağın rahatlamasını ve tazelenmesini sağlamak için ana yemek öncesinde “sorbet” sunumu, damağı bir sonraki yemeğe hazırlar.

Şeker ve suyun sihirli lezzeti
Şerbetin ana maddesi şeker ve sudur. Özellikle şeker kullanımının yaygınlaşması ve şekerin aynı zamanda yiyecekleri muhafaza yöntemlerinden biri olarak uygulanmaya başlaması reçel, murabba, şurup ve nihayet şerbetin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Şurup şerbetin temelidir. Doğadan toplanan ürünler şekerin kestirilmesiyle kaynatılır ve belirli bir kıvama geldiğinde soğutularak cam kavonozlarda saklanır. Şerbet yapılması gerektiğinde 1/3 oranında suyla sulandırılarak sunulur. Şerbetin katkı maddeleri arasında çiçek, bitki, meyve, kök, kabuk ve tohumları sayabiliriz. Bunun dışında pestil, kuru meyveler, pekmez, meyve ekşilemeleri, bal ve sirke gibi ürünler katkı maddesi olarak kullanılır. Şerbetler genellikle yaz aylarında soğutularak içilse de kış aylarında sunulan sıcak şerbetler de bulunur.

Çiçek Şerbetleri
Topkapı Sarayı’na sonradan eklenen helvane mutfağı adeta bir tatlı, şurup ve şerbet labatuvarı olarak işletilmiş. Sarayın en gözde şerbetleri çiçeklerden gül, zambak, menekşe, fulya, yasemin, muhabbet, iğde ve nilüfer çiçeklerinden yapılırmış. Özellikle tatlı suda yetişen ve çok kısıtlı miktarda bulunan nilüfer çiçeğinden yapılan şerbet, akıllara durgunluk verecek bir reçete!

Şerbet yapımına bu kadar önem veren Osmanlı Sarayı’nda, doğal olarak sanatkâr kuyumcu marifetiyle yapılmış pahalı şerbet takımları ve avadanlıklar kullanılmış.

Genelde saray ve halk mutfağı arasında büyük uçurumlar olmasına rağmen mesele şerbet olunca, bu uçurum çok derin değildir. Zira şerbet her hanede her zaman ansızın gelen misafire sunulması gereken en önemli ikramdır.

Böylesine bir kültürün zamanla yok olmasının altında mutlaka pek çok etken yatıyor. Fakat aslında kaybettiğimiz, şerbet kültürünün asırlarca oluşturduğu beşeri ilişkilerin bütünüdür.

Ş E R B E T T A R İ F L E R İ

Çilek şerbeti

Malzemesi:
500 gr çilek
1 lt su
130 gr toz şeker

Hazırlanışı: Çilekler temizlenip ayıklandıktan sonra, akşamdan şekerle karıştırılıp sabaha kadar buzdolabında bekletilir. Tencereye alınıp suyu ilave edilir ve hepsi birlikte kısık ateşte kaynamaya bırakılır. 5 dakika kaynadıktan sonra ocağın altı kapatılırak soğumaya bırakılır.
Soğuyunca tülbentten süzdürülüp soğuk olarak servis edilir.

Karadut şerbeti

Malzemesi:
500 gr karadut
130 gr şeker
1 lt su

Hazırlanışı: Karadut ayıklanıp temizlendikten sonra akşamdan şekerle karıştırılıp sabaha kadar buzdolabında bekletilir. Tencereye alınıp suyu ilave edilir ve hepsi birlikte kısık ateşte kaynamaya bırakılır. 5 dakika kaynadıktan sonra ocağın altı kapatılarak soğumaya bırakılır. Soğuyunca tülbentten süzdürülüp soğuk olarak servis edilir.

Gül şerbeti

Malzemesi:
500 gr gül yaprağı
130 gr şeker
1lt su

Hazırlanışı: Gül yaprakları ile şeker ovulur. Rengi ve kokusunun bağdaşması için 2 – 3 saat bekletilir. Suyu ilave edilip hafif ateşte kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan 3 dakika sonra ocağın altı kapatılarak soğumaya bırakılır. Tülbentten süzdürdükten sonra soğuk olarak servis edilir.

Frambuaz şerbeti

Malzemesi:
500 gr frambuaz
130 gr toz şeker
1 adet kabuk tarçın
1 lt su

Hazırlanışı: Frambuazlar temizlenip ayıklandıktan sonra şekerle karıştırılıp 2 – 3 saat kadar bekletilir. Su ve kabuk tarçın ilave edilip kısık ateşte kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan sonra 5 dakika daha kaynatılarak ocaktan alınır. Süzgeçten süzdürüldükten sonra soğuk olarak servis edilir.
Not: Servis ederken şerbetin içerisine taze frambuaz taneleri konulabilir.

Kızılcık şerbeti

Malzemesi:
500 gr kızılcık
300 gr toz şeker
2 tatlı kaşığı limon suyu
1 lt su

Hazırlanışı: Kızılcıklar yıkanır ve suyun yarısı tencereye alınıp kaynatılır. Kaynamış kızılcıklar, süzgeçte ezilerek suyu geçirilir. Suyun kalan diğer yarısı ile şeker beraber kaynatılır. Kaynayınca kızılcık suyu eklenip bir taşım beraber kaynatılır. Limon suyu ilave edilip ocaktan alınır ve soğumaya bırakılır. Soğuk olarak servis edilir.




KAVUN ŞERBETİ

Bu şerbet eskilerin hiçbir şeyi israf etmedikleri günlerden kalmadır aslında. Hiçbir şeyin böyle bol ve kavanozda kolay bulunur olmadığı zamanlarda, insanlar damak tadı uğruna yeni şeyler bulmak, hiçbir şeyi de zayi etmemek durumunda idiler. Kavun şerbeti, namı diğer subye, işte öyle zamanlardan kalmadır.

Malzeme:
Yaklaşık iki orta boy kavunun çekirdeği
5 su bardağı su
4 su bardağı şeker

Yapılışı:
Kavun çekirdekleri yıkanır, bir tepsiye alınıp, güneşte kurumaya bırakılır. Efendim eskilerin evlerinde bakır havanlar vardı. Hâlâ imkân varsa, kavun çekirdeklerini bakır havanda dövmenizi öneririm. Dövmek demişsek de, çok eziyet etmeden, hafif irice kalacak kadar çevirsek kâfi. Bir yandan da suyu kaynamaya koyalım. Kaynayan suya, havanda şöyle bir çevirdiğimiz çekirdekleri koyalım. Bir taşım kaynatıp, şekeri ekleyelim. Sonrasında temiz bir tülbentten geçirelim şerbetimizi. Cam şişelere, sürahilere koyup soğutalım.

Bu şerbeti bir başka şekilde de yapmak mümkün. Daha modern evler, yeni hayatlar için bu tarifim de. Bütün malzemeyi robota koyup, iyice çevirelim. Sanki sıvı, mayonezimsi bir görünüm alana kadar devam edelim. Yine tülbentten süzüp, sürahiye koyarak soğutalım. Servise hazır içeceğimiz.


NANELİ LİMON ŞERBETİ

Bu şerbeti Sultan II. Abdülhamid pek severmiş.

Malzeme:
4 adet limon
5-6 dal taze nane
1 su bardağı şeker
3 su bardağı su

Yapılışı:
Limonların suları sıkılır. Nane yaprakları bir miktar şekerle bakır havanda dövülür, macun kıvamına getirilir. Temiz, seyrek dokumalı bir tülbente konur. Ağzı sıkıca bağlanan tülbent limon suyunun içine bırakılır. Bir gece soğumaya bırakılır. Sabah nane kesesi şerbetten alınır. Kalan şeker ilave edilip, eritilir. Tekrar dolaba kaldırılan şerbet, servise hazırdır.

Bu şerbeti yaparken, naneleri bütün halde bırakmayı tercih edenler varsa da, nanenin bir süre sonra salyamsı bir görünüme sahip olmasından dolayı ben yukarıdaki yöntemi tercih ediyorum. Taze nane, servis ederken bardaklara konursa, çok daha güzel oluyor. Aynı şerbete dilim limon ve kavrulmuş çam fıstığı da pek yakışıyor.


LOĞUSA ŞERBETİ

Malzeme:
3 adet loğusa şekeri
36 adet karanfil
9 adet kabuk tarçın
4,5 çay kaşığı zencefil
24 adet karabiber
9 su bardağı su
3 tatlı kaşığı file badem

Yapılışı:
Badem haricindeki bütün malzemeyi suya koyup kaynatırız. 15 dakika kadar kaynayan malzeme tülbentten geçirilerek süzülür. Soğutulan şerbet, üzerine badem serperek servis edilir.

Hoşaf

“Meyve suya aktı, şerbet oldu. Hoş-abdan geriye hep şükür kaldı.”

Komposto ya da hoşaf, meyvelerin şekerli su ile kaynatılması şeklinde hazırlanan bir tatlı türüdür. Kurutulmuş meyve ile yapılanına hoşaf denir. Yaş meyve ile yapılanına komposto denir. [bkz: TDK Güncel Türkçe Sözlük]

Hoşaf kelimesi "hoş" ve arapçada su anlamına gelen "ab" kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur."hoş su" anlamına gelmektedir.

Komposto da italyanca Composto'dan dilimize geçmiş bir kelime olup "hoşaf" kelimesinin aynısını ifade etmektedir.
Ayrıca hoşaf, Osmanlı Padişahlarının iftar sofralarından eksik olmazdı


BADEMLİ AYVA HOŞAFI
Malzemeler
2 Ayva
5 Su Bardağı Su
2 Su Bardağı Tozşeker
3 Karanfil
1 Yemek Kaşığı İzmir Üzümü
1 Yemek Kaşığı Soyulmuş Badem


Yemeğin Tarifi
Ayvaların kabuklarını soyun. Küp şeklinde doğrayıp bir tencereye alın. Üzerine şeker ve su ilave edin. Ayvanın çekirdeklerini ve karanfili ekleyip kaynatın.

Su kaynamaya başladığında ateşi iyice kısıp 20 dakika pişirin. Tencereye üzümleri ekleyip ateşten indirin. Soğuyunca kaselere boşaltıp bademleri ekleyerek servis yapın.

DUT HOŞAFI

Malzemeler
2 su bardağı kuru beyaz dut
1 su bardağı kuru ekşi kayısı
8 su bardağı su
1,5-2 su bardağı şeker


Yemeğin Tarifi
Dutu ayıklayın, soğuk suda yarım saat bekletip tekrar ayıklayın. Kayısıyı sıcak suda 10-15 dakika bekletin yıkayın. 8 bardak suyu ocağa koyun. Yarım su bardağı şeker ilave edin.

Su kaynayınca kayısıları ilave edip biraz yumuşayıncaya kadar pişirin. Daha sonra dutları içine ilave edin. İkisi de pişince kalan şekeri katıp eriyince ocaktan indirin. Soğutarak servise sunun.

KAYISI HOŞAFI

Malzemeler
250 gr Kuru Kayısı
6 Su Bardağı Su
1 Su Bardağı Tozşeker


Yemeğin Tarifi
Kayısıları sıcak suda yıkayıp süzün. 6 Su bardağı kaynar suda 10 dakika pişirin.

Şekeri ilave ederek 5 dakika daha kaynatın. Soğuk olarak servis yapın

SARAY HOŞAFI

Malzemeler
250 gram balkabağı
1 cay bardağı kuru üzüm
1.5 su bardağı tozşeker
4 su bardağı su
1 çay bardağı limon suyu


Yemeğin Tarifi
Tencereye suyu alın. Kabuğu soyulup küp seklinde doğranmış kabağı, kuru üzümü, tozşeker ve limon suyunu ilave edin.

Kabaklar yumuşayana dek kaynatın. Tencereyi ateşten alın. Komposto soğuyunca servis yapın.


kaynak : elif ayla
Kaynak : Türk Hava Yolları Skylife Dergisi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.